Bilinçaltımız kapağı sıkıca kapatılmış, aslında altından pis kokular gelen koca bir foseptik çukuru gibidir. Rüyalar, işte bu kapağın altından bize korkularımız ve cevapları ile ilgili bilgiler verir.
Altı temel rüya türünden bahsetmiştik. Bu altı temel rüya çeşidi, uykuda bile çalışan beynimizin kendi ile yaptığı konuşmaların bir yan ürünüdür.
Nasıl mı? Şöyle;
Gün içinde zihnimiz sürekli konuşur. Çevre ile ilgili geçmiş ve gelecek olaylarla ilgili. Beklediğimiz cevaplar, sergilediğimiz tutumlar, yorumlar, keşkeler ve daha
bir sürü şey. Ve geri dönüşü olmayan geçmiş. Zihnimiz sürekli bir konuşma içindedir ve zihin nedense hiç susmaz.
İşte tüm bunlar uyku zamanında önem sırasına göre zihnimiz çalışırken rüya olarak belirir.
Evren bütünsel bir zekadır aynı zamanda. İçinde yaşayan tüm canlılar rüya esnasında evrendeki o oluşmuş cevap potasından çekebilir yanıtı. Ruhumuz bize içinde bulunduğumuz aksaklığı rüyalar aracılığı ile verir. Kendimizin bulamadığı başucumuzdaki yanıt rüya aracılığı ile gelir çoğu zaman.
Çözümü rüyalarında bulan bir çok insan ve bilim adamı vardır. Ya da gerçek hayatta karşılaştığı problemlerin yanıtlarını yine uyku esnasında alan kişiler.
İşte bu temelde altı rüya çeşidi. Bizim insan olarak keşfedemediğimiz sınırlarımız olduğunun küçük birer pırıltıları yalnızca.
Her insan gece boyunca birden fazla rüya görür yalnız uyanmaya yakın olan rüyasını hatırlar.
Aynı zamanda rüyalarımız bize içgörü olarak yegane güveneceğimiz yol göstericilerimizdir.
Duymuşuzdur kimi insan rüyalarının aynen çıktığını söyler. Veya belli objeler vardır. Örneğin boş ev; biri ölecek çağrışımı yapar kimi insana. Gerçekten herkes için objeler aynı çağrışımı yapmaz bazen. Diş sallanması ölümdür, acı verirse yakın kimsenin ölümü, acı vermezse kan bağı olmayan birinin ölümüdür.
Rüyalarımızın bilinçaltından gelen imdat çağrılarının bir sesi olduğunu ve bize geçmiş ve gelecekle ilgili mesajlar verecek iç görülerimiz olduğunu bilelim yeter.